Cem Akkılıç Kamboçya’da

Ali Emre Bukağılı çık karşıma televizyonda!..


Bu yazıyı yazıp yazmamayı çok düşündüm aslında. 

Korktuğumdan, çekindiğimden değil. 

Korkunun benim kitabımda yazmadığını bütün Türkiye biliyor çünkü.

Kendi kendini Mehdi ilan eden Adnan Oktar’ın reklamına hizmet etmiş olur muyum olmaz mıyım diye çok düşündüm, bütün kaygım buydu yazıya başlarken.

Ancak bazı gerçeklerinde bilinmesini istiyorum.

Biliyorum, Ali Emre Bukağılı daha bu yazıyı bitirmeden çıktısını alıp savcılığa koşturacak.
Çok küçük bir ihtimal ama, umarım cumhuriyet savcısı bu yazımı okuyup mantık silsilesi içinde yazdıklarıma bakarak, Adnan Oktar’ın adamı Ali Emre Bukağılı ile birlikte nasıl bir iftira düzeneği kurduklarını görür.

Çünkü ne hâkimler ne de savcılar bu zamana kadar hiç bir yazımı okumadılar. Okusalardı Cem Akkılıç’ın bloglarında hakaret olmadığını görürlerdi.

Gelelim konumuza…

Ali Emre Bukağılı yandaş TV kanallarını dolaşmaya başlamış ve sözüm ona İslam’ın savunuculuğunu yapıyor. Elbette herkes dinini savunabilir, bunda en ufak bir sıkıntı yok.

Ancakkkk…

Kendisine bir çağrı yapıyorum, Ali Emre Bukağılı çık karşıma televizyonda!..

Hemen şu notu düşmeliyim, benim Ali gibi TV’leri dolaşıp meşhur olmak gibi bir derdim yok. Yüzümü göstermektense, kalemimden dökülenleri okutmak yaşam felsefem oldu. 

İyi ama neden bu teklifi yapıyorum?..

Çünkü Ali Emre Bukağıllı’nın yalan konuştuğunu görüyorum. Bu yalanları kusarken son derece rahat tavırlar sergilemesi ifrit olmama sebep oluyor.


Ayrıca ben Başbakan’ın söylediği gibi; iftiralarını kanıtlasınlar, kanıtlayamazlarsa müfteridirler, şerefsizdirler demiyorum. 

Burada küçük bir hatırlatma yapayım.

2011 yılında Ali Emre Bukağılı 3 sayfaya yakın iğrenç küfürleri bir araya toplayıp, bu küfürleri Cem Akkılıç bloğunda yazmıştır diyerek savcıya şikâyetçi olmuştu. Hâkime söylemiştim; ‘’ bloglarımda küfür, hakaret yok, Google’dan geçmişe dönük tüm yazılarımın çıktısını talep ediniz, Adli Makamların talepleri karşısında Google bu isteği anında yerine getirir. Sonra üzerime atılan iftira ile Google’ın yolladıklarını yan yana getirdiğinizde nasıl bir iftiraya uğradığımı göreceksiniz’’ demiştim. Hâkim bu mantıklı talebimi yerine getirmedi, bastı cezayı… 

Ali Emre Bukağılı bununla da kalmayıp; ‘’sahte twitter mesejları’ montajlayarak şikâyetlerinde hız kesmedi. ‘’Cem Akkılıç yazdığı hakaretleri kabul etti’’ diyerek kurnazlık yapmaya kalkıştı...
Oysa benim kabul ettiğim şey; her tarafında ismimin yazdığı, bütün Türkiye’nin tanıdığı bloglarımdı. 

Bu yazıda işin hukuki derinliğine fazla girmeyeceğim. 4.5 ay ceza aldım ve Yargıtay’a yolladım cezayı. 

Ayrıca aldığım cezada bir tek bilirkişi raporu yok!..

Dönelim birlikte TV’ye çıkma teklifime!..

Ali Emre Bukağılı bana nasıl ulaşacağını bilir. Arasın organize edelim, istediği TV kanalına çıkalım. İsterse Mason diplomalı hocası Adnan’ın kanalı da olur. Tercihi ona bırakıyorum.

O üç sayfa dolusu ağıza alınmayacak küfürleri ben ne zaman yazmışım, bloğumun neresinde o hakaretler var programda göstersin!.. Bütün Türkiye görmüş olsun…

Son derece emin tavırlar sergileyen kahraman Ali’nin bu teklifimi geri çevirmeyeceğini umuyorum.

Haklı olduğuna inanan adam çıkar karşıma televizyonlarda.

Hakaretleri sildin, mildin derse; Google blogspot silinen her harfi bile 24 ay saklıyor derim. 

Hâkimlerden rica ederiz, Google’a resmi başvuru yaparlar, böylece gerçek ortaya çıkar.

Ama ben en çok Ali Emre’nin programda yüz ifadesini merak ediyorum.

Kendisinden bir ricada bulunacağım. Zaten yazdığım her yazıyı şikâyet ediyor. Hiç değilse bu yazıyı şikâyet etmesin ve çağrıma kulak versin. 

Kozlarımızı TV’de belgelerle gösterelim.

Haydi Ali Emre Bukağılı çık karşıma televizyonda!..

Söz; program çıkışı boğazda rakı-balık benden…


Cem Akkılıç
6 Ekim 2013


Dünya rekoru
En son savcılığa ifade vermeye gittiğimde savcının kaleminden öğrendim. Bu adamın tamı tamına sadece bir savcılıkta 160 şikâyet dilekçesi varmış. Düşünün tüm ülkede binlerce savcılık var. İnsanın aklına ister istemez şu geliyor; Adnan ve adamı Ali’nin hayatı savcılıklara muhalifleri şikâyet etmekle geçiyor.


Cesur köşe yazarı
Türkiye’de İktidardan korkmayan kaç köşe yazarı kaldı?.. Bir elin parmaklarını geçmez.
Milliyet’ten Mehveş Evin o azınlık köşe yazarlarından birisi.
Ali Emre Bukağılı vakasını çok güzel anlatmış. Yazısı linkte.



Bukağılı yandaş kanallara çıkıp, sazını almış eline döktürüyor. Tabi karşısında sadece yandaşlar var. Kendileri çalıp kendileri söylüyorlar. Al gülüm ver gülüm tadında muhabbet çeviriyorlar.